05 June 2009

KANSER VE BESLENME

Kanser organizmada bazı hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan
fizyolojik bir bozukluktur. Kontrolsüz çoğalan bu hücreler; Çevresine
yayılır, dokuları ve organları bozar. Normal hücreleri öldürür. Kanser
oluştuğu vücut dokusuna göre isimler alır. Meme, kolon, akciğer, karaciğer,
deri vb.

Günümüzde yapılan bilimsel çalışmalar sonucu; kanser hastalarının yaklaşık
%30'unun sigara kullanımı, yaklaşık %35'i beslenme kaynaklı olduğunu
gösteriyor. %3'ününde alkol kullanımına bağlı tutuluyor. Özellikle:
karaciğer, pankreas, yemek borusu kanserlerinin beslenmeyle direk ilişkisi
olduğu kesinlik kazanmıştır. Tüketilen besinlerin kalitesi ve miktarı yeni
oluşan bir hücre için çok önem taşımaktadır.


Bazı kanser türlerinin, bazı ülkelerde sık sık görülmesi, bu ülkelerdeki
yaşam koşullarıyla ilişkilendirilmesine neden olmuştur. Mide kanserinin
Japonya'da sık görülmesi Japon halkının beslenmesinde tuza fazla yer
vermesine bağlanmıştır. Karaciğer kanserinin en çok tropikal ülkelerde
görülmesi, bu bölgelerdeki iklimden dolayı küflenmiş yer fıstığı ve tahıl
tüketimine bağlanmıştır.

*Besin ve beslenme durumumuz kansere olan yatkınlığımızı belirlemede ve
önlemede ne kadar rol oynar?*
*Kanserden korunmak için beslenmemizde nelere dikkat etmeliyiz?*

*1. **Sağlıklı vücut ağırlığında olmalıyız.*

Şişman olan insanlarda kanser normal kilosunda olan insanlara oranla daha
sık görülür. Özellikle meme, kalınbağırsak, rektum ve kan kanseri
şişmanlarda daha çok görülür. İdeal kilo aralığında olmak sadece kanser
riskinden değil, diğer hastalıklardan da korur ve kaliteli bir yaşam
sürmemize katkıda bulunur.

*2. **Rafine edilmemiş yiyecekler tüketmeliyiz.*

Besinlerin aşırı saflaştırılması kanserden koruyucu posanın kaybolmasına
neden olur. Rafine işlenmiş yiyeceklerden aldığımız karbonhidratlar çok
çabuk emilir ve şişmanlığa sebep olur. Kepekli tam tahıl ürünleri,
kurubaklagiller (kurufasülye, nohut, mercimek) taze sebze ve meyvelerin
fazla tüketilmesi selüloz gibi karbonhidratların, posaların alımını artırır.
Bu da bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kalın bağırsak, rektum
kanserini önler.

*3. **Kaliteli protein kaynaklarını (yumurta, et, süt, peynir vb.) yeterli
ölçüde ve yağsız olarak almalıyız.*

Vücudumuzda besinlerin sindirilmesi sırasında serbest radikaller oluşur.
Serbest radikaller kanser oluşumunu tetikleyen elemanlardır. Vücudumuzun
serbest radikallerle savaşan sistemine antioksidan savunma sistemi denir.
Antioksidan savunma sisteminde görevli enzimlerin oluşumu için vücudumuza
yeterli miktarda protein almamız gereklidir.

4. *Yağ*
Günlük yağ tüketimimiz aldığımız enerjinin %30'unu geçmemelidir. Yağın
miktarı kadar özelliği de önemlidir. Bu nedenle diyette mümkün olduğunca
doymamış yağ asitleri içeren sıvı yağlara günlük tüketimde daha çok yer
verilmelidir. Katı yağlardan kaçınılmalıdır. Özellikle zeytin yağı ve kanola
yağı daha çok yer verilmelidir. Yapılan bütün araştırmalara göre yüksek yağ
alımı özellikle meme, prostat, testis, rahim, yumurtalık, kalın bağırsak,
rektum kanseri oluşumunu arttırdığı görülmüştür.

*5. **Bol bol taze sebze - meyve ve tam tahıllı ürünler tüketmeliyiz.*

Günde 5-7 porsiyon sebze meyve tüketmeliyiz. Böylece kanser oluşumunu
engelleyen ve oluşmuş kanserli hücrelerin tedavisinde etkili olan pek çok
vitamin ve karatonoidlerden zengin beslenmiş oluruz. Ayrıca posa yönünden
zengin olmaları kolon kanseri riskini azaltır. Antioksidant vitaminler ve
vitamini olmayan antioksidantların en iyi kaynakları sebze ve meyvelerdir.

*6. **Füme, salamura, ızgara yiyeceklerin tüketilmesi sınırlandırmalıyız.*

Besinlerin tütsülenmesi, tuzlanması, nitrit, nitrat ve başka birtakım
kimyasal maddeler eklenerek işlenmesi sırasında kansorejen maddeler
oluşmaktadır. Izgara yapma ve tütsüleme yapma sırasında et ve şarküteri gibi
ürünlerin üzerinde yanma sonucu oluşan benzpyren kanser riski oluşturur. Bu
nedenle et ve et ürünlerini pişirirken etle ateş arasındaki mesafenin 15 cm
olacak şekilde, çok güçlü olmayan ateşte, yakmadan ve dumanlama yapmadan
pişirmeliyiz. Ayrıca yanmış ve üzerinde yanık olan hiçbir ürünü yememeliyiz.


*7. **Küflenmiş yiyeceklerden kaçınmalıyız. *

Kanseri tetikleyici maddeler gıdaların depolanması veya hazırlanması
sırasında oluşabilir. Örneğin: Aflatoksin B1 karaciğerde kansere neden olan
bu madde; nemli ve ılık ortamlarda depolanma sırasında bir küf mantarı
tarafından üretilir. Yapılan araştırmalar; nemli sıcak bölgelerde karaciğer
kanserinin görülmesin bu bölgelerde çok miktarda tahıl tüketildiği ve
iklimden dolayı tahıllarda oluşan aflatoksine bağlanmaktadır. Ülkemizde
bulgur, mısır, yer fıstığı vb. diğer yağlı tohumlarda nemli ortamda
üretilmesi ve bulundurulması sonucu görülmektedir.

*8. **Tükettiğimiz besinlerin temiz olmasına ve kişisel temizlik kurallarına
dikkat etmeliyiz.*

*9. **Sigara tüketiminden kaçınmalıyız. Sigara içilen ortamlarda
bulunmamalıyız.*

Sigaranın kanser üzerindeki tetikleyici etkisi %30'la ikinci sırada yer
almaktadır. Akciğer kanserine neden olmaktadır.

*10. **Alkol alımını azaltmalıyız.*

Alkol karaciğer kanserine neden olmaktadır. Sigara + alkol : boğaz, ağız,
larinks, özafagus kanserleri riskini arttırmaktadır.




*11. **Aktivite*

Kendimize aktif bir yaşam kurmalıyız. Düzenli spor yapmalıyız. Her gün
düzenli yürüyüşler yapmalıyız. Fiziksel aktivite hormon düzeyini etkiler ve
bağırsakları uyarıcı etki yapar ve bağırsakların düzenli çalışmasına
yardımcı olur.


*Kansere Düşman Yiyecekler*
Bazı besinlerde bulunan bazı özel maddeler kanser oluşumunu engeller. Bu
maddeler vücutta kimyasal karserojenlerin oluşumunu önler, vücuda giren
kanserojerlerin etkisini yok eder, kanser hücrelerinin çoğalmasını
yavaşlatır.
Ailesinde kanser olanlar, sigara içenler, kirli havanın olduğu bölgelerde
yaşayanlar bu yiyeceklere diyetlerinde fazla yer vermelidirler.
*Bu yiyecekler:*
1-Soya fasulyesi, mercimek, kuru fasulye, nohut, taze fasulye, bezelye (Bu
yiyeceklerin içinde proteaz engelleyiciler bulunur.)
2-Meyve, ceviz, fıstık, fındık ( oksitlenmeyi önleyici maddeler vardır.)
3-Turunçgiller, kayısı, karadut, kızılcık, kiraz, vişne, kuş üzümü, kırmızı
ve kara üzüm, diğer meyveler, soya fasulyesi (flavonoidler var)
4-Lahana, karnabahar, ıspanak, pazı, turp, nane, kekik, pancar, şalgam,
hardal yaprağı ve bunun gibi yenilebilen yabani otlar (bunların içindeki
özel koku ve tat veren maddeler anti kanserojendir)
5-Sarımsak, soğan, pırasa (içindeki kükürtlü maddeler antikanserojendir.)


*Kanser Riskini Azaltıcı Besinler:*
Yapılan araştırmalara göre antikanserojen vitaminleri (A vitamini- B
vitaminleri- C vitamini - D vitamini- Mineralleri ( selenyum, çinko, iyot,
molibden, bakır, demir, calsiyum, mangenez) ve antioksidanları içeren
besinlerin çok tüketilmesi kanser riskini azalttığı görülmüştür.
Bütün taze sebze ve meyveler, tam tahıl ürünleri (ekmek, yulaf, bulgur vb.)
kuru baklagiller kanser riskini azaltan besinlerdir.
Kanserle Kardeş Yiyecekler
Yapılan bütün araştırmalarda bazı besinlerde kanser riskini artıran zararlı
maddelerin bulunduğu saptanmıştır.


*Kanser Riskini Artıran Yiyecekler :*-
Yağlı ve yaşlı koyun, sığır, keçi, tavuk eti
- Domuz eti, domuz pastırması
- Hamburger
- Sade yağlı etten yapılan köfteler
- Sucuk, sosis, salam
- Tereyağı, içyağı
- Yağda kızartılmış besinler
- Tuzlanmış besinler
- Tütsülenmiş besinler
- Nitrit- nitrit eklenmiş besinler (şarküteri ürünleri)
- Doğrudan ateşte pişen etler (mangal, döner vb.gibi)

Bu besinler ara sıra özellikle C vitamini ve lif yönünden zengin sebze ve
meyvelerle tüketmemizde sakınca olmaz.


*Kanser Hastasının Tedavisi Sürecinde Tıbbi Beslenme Tedavisi Nasıl
Olmalıdır? *

Pek çok kanser hastasının tedavisinde cerrahi yöntemlerle birlikte
kemoterapy, radyoterapy gibi diğer yan tedavilere de başvurulur. Kanserli
hücre yok edilmeye çalışılır. Bu tedavi sırasında ve tedavi sonrasında
yeterli ve sağlıklı bir beslenme planı hazırlanmalı ve hastanın beslenme
durumu sürekli gözden geçirilmelidir. Kanserli bireyin yeterli enerji
alımını sağlanması hastanın malnütrisyon (yetersiz beslenme sonucu oluşan
durum) olmasını önler.

Kanserli hastada hücre yıkımı yüksek olması nedeniyle yüksek ve kaliteli
protein alımı sağlanmalıdır. Kanser tedavisi sırasında iştah kaybı, bulantı,
kusma, besinlere karşı hassasiyet oluşumu nedeniyle besin alımı
azalmaktadır.

Hastanın yiyebildiği, iştahının açık olduğu zamanlar gereken enerji ve
proteini sağlamak açısından yükleme yapılabilir. Kaliteli protein kaynakları
(et - yumurta) miktarı arttırılabilir.

Yemek yeme miktarı düştüyse öğün sayısı arttırılarak daha çok besin alımı
sağlanabilir. Besinler hacmi küçük kalorisi yoğun şekilde verilebilir.

Diyetisyen gözetiminde sütlü tatlıların içine fındık veya ceviz dövülerek
verilebilir. Bol yumurtalı - sütlü tatlılar (krem karamel, kastırt vb. gibi)
tercih edilebilir.

Makarna tüketilirken peynir ilavesi yapılabilir. Meyve tüketimi azaldıysa
meyveler püre halinde içine bal, pekmez veya ceviz ilave edilerek küçük
öğünler hazırlanabilir. Böylece aynı hacimde daha fazla kalori ve protein
alımı sağlanmış olur.

Yemek sırasında sıvı tüketimi azaltılarak mide hacmini iyi değerlendirmek
gerekir. Yemek dışı zamanlarda bol sıvı tüketmesi sağlanmalıdır. Bitki
çayları, taze meyve suyu, komposto, su tüketimi bol olmalıdır.

Hastanın besinleri tüketebilme durumu değerlendirilerek gerekirse Diyetisyen
gözetiminde besinlere protein, karbonhidrat destek ürünleri ilave
edilebilir. Yada enteral beslenme (Özel beslenme ürünleri) ürünleri
kullanılabilir.

Kanser hastalarının yaşadığı diğer bir sorunda tat ve koku duygusunun
değişmesiyle beraber besinlere karşı oluşan hassasiyettir. Bu durumda
hastayı zorlamak yerine hangi besinlerin kokusundan, tadından rahatsız
olmadığı tespit edilerek o besinlere yönelinebilinir. Besinlerin tadını
değiştirmek için baharatlar, aromalı otlar, çeşitli soslar ilave edilebilir.
Elma sosu, balzamik sirke, beşamel vb. gibi.

Bulantı sorunu olan hastalara mümkün olduğunca yağsız ve kuru besinler
tercih edilmelidir. Ekmek yerine galeta, grisini kullanılabilir. Etin ve
yoğurdun yağsız yerleri verilebilir.

Soğan - sarımsak - lahanagillerde bulunan sülfit grupları tümör oluşumunu
yavaşlatır. Yemeklere bol soğan, sarımsak kullanılmalıdır. Yiyeceklere
soğanlı - sarımsaklı soslar ilave edilebilir.

Soya ve diğer kuru baklagillerde bulunan preteaz inhibitörleri de kanser
hücreleri oluşumunu engeller aynı zamanda kanser hücrelerinin normale
dönüşmesine de katkıda bulunur. Hastanın diyetinde kurubaklagil, soya
yemekleri en az haftada 2 gün yer olmalıdır.


Üzümde bulunan resveratrol denen fitokimyasallar da tümör oluşumunu
yavaşlatmakta, tümör büyümesini zorlaştırmaktadır. Çekirdekli üzüm tüketimi
arttırılmalıdır. Yada ezilmiş öğütülmüş üzüm çekirdeği formları
kullanılmalıdır.

No comments: