23 April 2009

İş yaşamında beslenme...

Günlük koşuşturmanın içinde özellikle de iş yaşamında en çok gözardı edilen
konuların başında beslenme geliyor. İş yoğunluğundan dolayı öğün atlanması
veya fast food beslenmeye yönelme çok sık karşılaşılan bir durum. Bu durumda
düzensiz beslenmenin yaratabileceği bir çok sorun da süpriz değil.

Yapılan bir çok çalışmada beslenmenin özellikle iş yaşamında ön planda olan
fiziksel performansa ve beyin fonksiyolarına olan etkisi gösterilmiştir.
Tabii ki beslenmenin sağlığın korunması ve devamlılığının sağlanmasına olan
katkısı da gözardı edilemez. Bu yüzden yeterli ve dengeli beslenme
kurallarını ofise de taşımak şart. Özellikle de yoğun çalışan insanların,
vücutlarının savunma sistemlerini destekleyebilmek için beslenmelerine daha
çok önem göstermeleri gerek.

Güne başlarken en önemli adım kahvaltıdır. Özellikle tam tahıllı ürünlerin
daha yoğun tüketilebileceği bu öğün ofiste tam tahıllı peynirli bir sandviç
bile olabilir. Bunu yapacak vakti olmayanlar meyve ve sütün yer aldığı kolay
bir kahvaltı da yapabilirler.

Gün boyunca oluşturulması gereken önemli bir alışkanlık da ara öğün yapma
alışkanlığıdır. Bu alışkanlık sayesinde kişi öğünlerinin düzenini, çeşidini
ve miktarını daha iyi düzenleyebilir. Çok vakit harcamadan hatta
toplantılarda bile yapılabilecek küçük ara öğünlerin çoğu zaman kurtarıcı
olabiliyor. Örneğin işyerinde daha rahat yenilebilecek olan elma, kayısı,
armut, mandalina gibi meyveler veya kuru meyveler hem antioksidan özelliğe
sahiptir hem de kişinin öğün atlamamasını sağlarlar. Toplantı zamanlarında
ise bir sütlü kahve - az kahveli - veya ortaya konulan kuru meyve tabağı
güzel bir seçenek olabilir.

Öğleye doğru kişinin performansı yavaş yavaş azaldığı için bu öğünü
atlamamak gerekir. Aslında öğle öğünü hem keyifli bir mola hem de gün
boyunca vücudun fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli besin
öğelerinin sağlanacağı bir zamandır. Bu öğünde dikkat edilecek noktalardan
biri, sebze veya salata gruplarından birinin ve tam tahıllı ürünlerin yer
almasıdır. Bu, özellikle hareketsiz bir ofis yaşamı olanlarda daha ön plana
çıkıyor. Gün içerisinde süt -yoğurt grubu düzenli tüketilmiyorsa, mutlaka
ayran veya yoğurt bu öğünde yer almalı. Özellikle minumum haftada iki gün
balık olacak şekilde ızgara seçeneği de eklenebilir. Bunların içerisinde
dikkat edilecek önemli bir nokta da tüketilen besinlerin yağ içeriği. Yemek
şeçimi yapılırken yağ içeriklerini değerlendirip buna göre bir seçim yapmak
daha sağlıklı olacaktır. Eğer tüm seçeneklerin yağ içeriği yüksek ise bir
başka seçenek evden getirmek olabilir. Evden getirilen yiyeceklerde de
bahsedilen besin gruplarına dikkat etmek şart. Evden getirilecek olan tam
tahıllı ekmekle yapılmış bir sandviç ve ayranla da güzel bir seçenek
oluşturulabilir.

Öğle öğününün evden getirilmesindeki tek dezavantaj hijyen ve saklama
koşullarına dikkat etme zorunluluğu. Evden getirilen besin hazırlanırken
cinsine göre iyi yıkanmış veya iyi pişirilmiş olmalı ve ofise gelene kadar
sıcakta bırakılmamalı. Ofise gelindiğinde ise mutlaka buzdolabı ısısında
muhafaza edilmeli.

Beslenme neredeyse her koşulda vücut fonksiyonlarını etkileyen bir faktör.
Özellikle de iş yaşamında hareketsizlik, stres, yoğun çalışma saatleri gibi
faktörlerin vücuda verebileceği zararları önlemesi açısından belki de bir
şans. Bunu kullanabilmek ise hiç zor değil.

No comments: